İzmir’den İtalya’ya motor üstünde…

Motorsiklet ile 2. yurtdışı turu…

Çok net söylemeliyim ki, araba sürerkenden çok daha fazla şeye tanık olduğunuz bir deneyim. Motor sürdükçe, özellikle uzun yol bisiklet sürenlere daha fazla saygı duymaya başladım. Uçakla 1 saatte geçtiğimiz ülkelerin her kilometresini yaşayarak görerek geçiyorsun. Çok keyifli bir deneyim… Geleyim detaylara – söz vermiştim günlük telaşlar başlamadan paylaşayım.

Toplam yol: 2503 km motorda sürüş + 33 saat gemide
: Yamaha XMAX 400
: 40 dk Çeşme-Sakız 70Euro
9 saatlik Sakız-Atina: 103 Euro, diğer rotalar da 100 euro civarında oldu.

Neden kullanmadım? Çok pahalı idi, Sofya’dan ve farklı rotalardan baktım ancak çok pahalı olunca -çok istemiyorum ama madem olsun artık -diyerek motoru tercih ettim.

Tek kişi, tek motor, #soloride

Rota;
İzmir- Çeşme Limanı(TR) – 19:30 hareket – 40 dk gemi. Bir önceki seyahatimde hiç sormadıkları yeşil sigortayı bu sefer hem Türkiye hem de Yunanistan yetkilileri sordular. Sakız Adası 22:30 06:30 Atina Pire Limanı. Motorunuzu görevliler eşliğinde park ettikten sonra özel eşyalarınızı alıyorsunuz ve araç bölümü kilitleniyor, girmek yasak! Gemilerde 4 farklı konaklama mevcut. İster en ucuz seçenek lobideki koltuklarda oturarak sabahlayabilirsiniz. Veya uyku tulumunu açıp yere uzanan bile onlarca insan göreceksiniz. Bu kısım kim nereyi kaparsa misali. Biraz daha farklı olsun derseniz, uçak koltuğu tarzında seçenek mevcut. En azından numaralı bir koltuğunuz oluyor. Yok ben yatakta yatacağım derseniz oda alabilirsiniz ancak odada başkaları ile kalıyorsunuz ya da son seçenek kendinize ait odanız olur. Şartlar iyileştikçe fiyatlar da değişiyor. Gemide her türlü ihtiyaç için imkanlar mevcut. Gece herkes uyuyor, klimalardan dolayı oldukça soğuk oluyor ve sabah iniş zamanı…

Atina’dan sonra Yunanistan’ın batısına İgumeniça limanına sürüş vakti. Burada navigasyon size 2-3 farklı rota veriyor. Benim bir sonraki gemi vaktim gece 23:59 da olduğundan daha çok keyif alacağımı düşündüğüm bir rota seçtim. Güneyden Korinth Kalanı, Patras, Rion-Antirion Köprüsü, Preveze ve Parga üzerinden İgumeniça’ya ulaştım. Hatta güzel bir sahilde deniz keyfi bile yaptım dinlendim. Yine bir gemi vakti, aynı prosedürler ve biniş.

Sabah 10 civarlarında Bari Limanına vardık. İniş ve doğrudan toplantımın olacağı Lecce’nin kasabasına yaklaşık 2 saatlik sürüş sonrasında ulaştım. Yunanistan’ın aksine İtalya’da İngilizce yönlendirmeler çok daha az. Neyseki Navigasyon var, otelime ulaştım ve dinlenme zamanı.

***** Bu aradaki 4 gün toplantı ve yerel ziyaret, gezi vb. aktiviteler ile geçti*****

Dönüş günü otelden kahvaltı bile yapmadan erkenden ayrıldım ve önce Kültür Başkenti ünvanlı Matera kentine ulaştım. Gerçekten Mardin’i anımsatan oldukça güzel ve etkileyici bir şehir. Yeni şehrin bir özelliği yok ancak eski şehir (old town) oldukça güzel korunmuş ve turizme kazandırılmış. Zamanı doğru kullanmam gerektiği için gerekli-önemli kısımlarını gezdikten sonra yola devam ettim. Aslında normal rotamı +2 saat uzatarak yaptığım bu plandan hiç pişman olmadım. İtalya’da otoyol veya büyük yollarda değilseniz yollar kötü, sürekli yama var ve dikkatli olmanız gerekiyor. Matera ardından Arbolebello-bir başka kültür mirası yerleşim yerini de gezdim ki oldukça şirin bir kasaba hemen peşine rotam dönüş limanı olan Bari kenti idi. Bari’den 19:30 kalkış ve sabah 06:00 civarı tekrar İgumeniça’ya döndüm.

Çok değer verdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi ile sabah İonna dağlarında soğuk olacağını öğrenmiştim ve uzun kollumu çıkartmamış hatta kışlık boyunluğumu bile yanıma almıştım. İyi ki almışım, sahilden ortalama 20 dk sonra sıcaklık 13 dereceye kadar düştü. Üşümedim ama tedbirli olmasam kabus bir yol olabilirdi. Zira 1300 metreye kadar çıktım güneş var ama vadilere ulaşmıyor, yol ısınmıyordu. Hatta nehir kenarlarında yoğun sis ile de karşılaştım. Yunanistan’da otobanlar bizden çok farklı. Yola giriş çıkışta gişe mantığı yok, aksine yolun ortasında gişe var. Siz örneğin 40-50 km gitmiyorsunuz ki, yolda gişelere giriyorsunuz ödeme yapıyorsunuz ve yola devam. Ödemeler 0,50 – 1.50 Euro arasında değişiyor. İsterseniz normal yoldan da gidebilirsiniz ancak benim biraz acelem vardı, yol almak istiyordum. Selanik-Kavala ve diğer kentleri yaklaşık 2-3 ay önce gezdiğim için bu sefer pas geçtim. Ve İpsala… Gerek Yunanistan’dan çıkış, gerek Türkiye’ye giriş sırasında sadece evraklar kontrol edildi ve geçtim.

Ülkeme girdikten sonrası ise artık daha rahat, önce Keşan-Çanakkale derken Burhaniye’ye kadar geldim. O sırada hava gayet güzel ve yazdan kalma iken aniden serinlemeye başladı, bir yandan motoru kullanıyorum hava karardı ancak hissedilir bir serinlik oluştu. Navigasyonu kapatmıştım, hemen kenara çektim nerelerdeyim diye bakayım ki, yanlış yola girmişim ve sahilden 15 dk içerilere sürmüşüm. Neyse hemen bir U dönüş ve doğru yolu buldum. Sonrasında yol İzmir’e kadar getirdi.

En çok sorulan sorulara bakacak olursak;

Riskli mi? Türkiye’de ne yazık ki daha riskli. Yurtdışında risk oranı çok daha düşük, zira inanılmaz bir saygı var. Hemen arabalar yol veriyor. Zaten kurallara uyma oranı çok çok çok daha yüksek olduğu için işler yolunda ilerliyor.

Güvenlik problemi var mı? Yurtdışında büyük kentler hariç kaskımı, montumu, eldivenlerimi bile motorun üstünde rahatlıkla bırakıyorum. Bu konuda çok üzgünüm ama ülkemde kilit üstüne kilit takıyoruz.

Sınır geçişleri nasıl? Araçlı geçişlerde araç için yeşil sigorta yapılıyor, onun dışında sizin vize ve yurtdışı harcınızın sorunsuz olması lazım. Sadece ilk ülkeye girişte işlem yapılıyor sonrası AB Schengen bölgesi içerisinde devam, sorun yok.

Bakalım sonraki rota neresi olacak?