Geleceğin Eğitimini Şekillendirecek 9 Madde*
İnternette, sosyal medyada bazıları daha kısa veya daha uzun birçok liste yayınlanır. Karşılaştığım onlarca listeden hem kısa, hem de en önemli maddeleri ele almasıyla bence en etkili olan aşağıdaki liste diye düşünüyorum. Bakalım, içerisinde neler var…
GELECEĞİN EĞİTİMİNİ ŞEKİLLENDİRECEK 9 MADDE*
1-Özgün Zaman ve Yer
2-Kişiselleştirilmiş Öğrenme
3-Serbest Seçim
4-Proje Tabanlılık
5-Deneyimleme
6-Veri Yorumlama
7-Tamamen Değişen Sınavlar
8-Öğrencinin Dâhil Olması
9-Öğrenci Mentorluğu
———————————-
1-Özgün Zaman ve Yer
“Öğrencilerin farklı yerlerde, farklı zamanlarda öğrenmek için fırsatları olacaktır. Uzaktan öğrenme araçları aynı zamanda kendi kendine öğrenmeyi de destekleyecektir. Sınıf ortamları tam olarak teorik bilginin dışarıda, pratik bilginin de yüzyüze ve interaktif bir ortam sağlayan haliyle aktarıldığı bir şekil alacaktır. “
Öğretmenin rolü kaybolmayacak ancak değişecektir. Dışarda her bilgiye ulaşsa da öğrenen pratik yapma aşamasında deneyimlemiş birisine ihtiyaç duyması halen olağandır. Öğretmen bu sebeple bilgi veren değil kolaylaştıran, mentor rolünde olacaktır. Bu oğreten kişinin de öğrenenden daha güncel, öğrenenden daha çok deneyimlemesini gerektirecektir.
2-Kişiselleştirilmiş Öğrenme
“Öğrenciler bir öğrencinin kapasitesine uygun araçları kendileri öğrenecekler. Bu, belirli seviyeye gelindiğinde daha zor görevler ve sorularla karşılaşan öğrenciler oluşturacak. Bir konuda zorluk yaşayan öğrenciler, istenilen seviyeye gelinceye kadar daha fazla pratik yapma imkanına sahip olacak. Öğrenciler kendi öğrenme süreçlerinde olumlu pekiştirenlerle karşılaşacaklar. Bu durum olumlu öğrenme deneyimine yol açacak ve akademik yeteneklerine yönelik güven kaybetmemiş öğrenciler oluşturacak. Dahası, öğretmenler hangi öğrencinin hangi alanda desteğe ihtiyacı olduğunu da görebilecekler. “
Aslında her ne kadar sınıf vb ortamlarda toplu öğrenme/öğretme yapıyor olsak da önce sınıf sayılarını azalttık, ileride daha da azalacak ve öğretme -olması gerektiği gibi- kişiye özel olacak…
Eğiticiler buna hazır mı?
3-Serbest Seçim
“Öğretilen her konu benzer hedeflere yönelik olmasına rağmen, o hedefe giden yol öğrenciden öğrenciye farklılık gösterebilir. Kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimine benzer olarak, öğrenciler öğrenme süreçlerini kendileri için önemli olduğunu düşündükleri araçlara karar vererek şekillendirecekler. Öğrenciler kendi tercihleri doğrultusunda farklı araçlar, farklı programlar ve tekniklerle öğrenecekler. “Blended learning”, “flipped classrooms” ve “kendi aracını getir” bu değişim ile önemli bir yaklaşım oluşturacaktır.”
Öğrencinin konuyu, mekanı seçme özgürlüğü kadar aracı da seçme ortamının olacağı bir dünya ile karşı karşıya kalacağız. Bu durumda öğreticinin “benim tarzım bu” demesinden çok her araca hakim bir anlayışta bulunması elzem olacaktır.
4-Proje Tabanlılık
“Günümüzde artık kariyer, geleceğin serbest çalışan ekonomisine yöneldiğine göre, bugünün öğrencileri proje tabanlı öğrenme ve çalışmaya alışmalılar. Bir başka deyişle, farklı senaryolarda farklı yeteneklerine nasıl başvurabileceklerini öğrenmek zorundalar. Öğrencilerin lise yıllarında proje temelli öğrenme konusunda eğitim almaları gerekiyor. Bu, organizasyonel, işbirlikçi ve zaman yönetimi gibi becerilerin, her öğrencinin kendi kariyerinde kullanabileceği temel bilgiler olarak öğretilmesini gerektirmektedir.”
Proje tabanlı eğitimden kasıt kamu-özel kurumlarına yönelik proje yazma değil, projeci düşünebilme, projeci üretebilme, proje mantığı ile çalışabilme, zamanı projeci bir şekilde yürütebilmektir.
Bugünün eğitimcilerinin de, her seviyeden öğrencilerin de bu düşünce yönteminde düşünebilmesi esastır.
5-Deneyimleme
“Teknoloji bazı alanlarda daha fazla verimlilik sağlayabildiğinden, müfredat yalnızca insan bilgisi ve yüz yüze etkileşim gerektiren becerilere yer açacaktır. Bu nedenle, kurslar içerisinde “saha” tecrübesi üzerinde durulacaktır. Okullar, öğrencilere mesleklerini temsil eden gerçek dünyadaki becerileri edinmeleri için daha fazla fırsat sağlayacaktır. Bu, müfredatın öğrencilerin staj yapma, mentorluk projeleri ve işbirliği projelerini vb. yerine getirmeleri için daha fazla alan yaratacağı anlamına gelir.”
Hal böyle olunca öğretmenlerin/eğiticilerin sadece kitabi bilgi değil sektör bilgisini çok yakından takip etmeleri gerekmektedir.
Örneğin bir PDR öğretmeninin, öğrencinin sadece psikolojik danışmanlığı değil, rehberlik özelliği ile iş dünyasına yönelik ilham kaynağı olması gerekir ki, öğrencinin doğru alana yönelmesinde yol arkadaşı olabilsin.
Bugün, birçok üniversite öğrencisinin okuduğu bölümde pişmanlık duymasının altındaki nedenlerden en büyüğü yanlış yönlendirmedir.
Aslında başlı başına yönlendirme yapılıyor olmasıdır.
6-Veri Yorumlama
“Her ne kadar matematik üç önemli okur-yazarlık alanlarından biri olarak kabul edilse de, bu okuryazarlığın manuel bölümünün yakın gelecekte önemsiz hale geleceği şüphesizdir. Bilgisayarlar yakında her çeşit istatistiksel analizle ilgilenecek, verileri tanımlayıp analiz edecek ve gelecekteki eğilimleri tahmin edecektir. Bu nedenle, bu verilerin insan tarafından yorumlanması gelecekteki müfredatın çok daha önemli bir parçası haline gelecektir. Teorik bilgiyi sayılara uygulamak ve bu mantık ve eğilimleri ortaya çıkarmak için insan aklını kullanmak, bu okuryazarlığın temel yeni bir yönü olacaktır.”
Matematiği değil matematiksel düşünmeyi, yorumlamayı, analiz etmeyi öğrenmek ve öğretmek gelecekte asıl yer sahibi olacaktır.
Öğrenicinin de öğreticinin de kendisini buna hazırlaması, şimdiden çocukların yorumlama kabiliyetlerini arttırıcı çalışmaların yapılması önemlidir.
7-Tamamen Değişen Sınavlar
“Eğitim yazılımı platformları, öğrencilerin yeteneklerini her adımda değerlendireceğinden, yeterliliklerini “Sorular ve Cevaplar” aracılığıyla ölçmek önemsiz olabilir veya yetmeyebilir. Birçok kişi, sınavların günümüzde bu şekilde tasarlandığını, öğrencilerin sınava çalıştığını ve ertesi günü unuttuğunu savunmaktadır. Eğitimciler, sınavların öğrencilerin ilk işlerine girdiklerinde neler yapabileceklerini kesin olarak ölçemeyeceğinden endişe ediyorlar. Bir öğrencinin gerçek bilgisi öğrenme sürecinde ölçülebildiğinden, bu alandaki projeler üzerinde çalışırken bilgisi ancak bilginin uygulanması ile en iyi şekilde test edilir.”
Sınavlar -bizde farklı olsa da- artık gücünü kaybediyor, hatta kaybetti. Bilgiyi ne için alacağını merak eden öğrenciler doğal olarak aldığı bilgiyi de hemen deneyimlemek arzusu içindeler. Ya da deneyimleme yolu ile elde ettiklerini bilgiye dönüştürmek.
8-Öğrencinin Dâhil Olması
“Öğrenciler, müfredatlarını oluşturmada giderek daha fazla yer alacaklar. Çağdaş, güncel ve kullanışlı bir müfredatın sürdürülmesi, profesyonellerin yanı sıra gençler de dahil olduğunda gerçekçidir. Öğrencilerden derslerinin içeriği ve uygunluğu konusundaki kritik girdiler, her şeyi kapsayan bir çalışma programı için şarttır.”
Dahil edici eğitim. Sadece metodolojik olarak değil, stratejik olarak da…
Okulda, iş dünyasında eğitim alacak kişileri de planlama sürecine dahil etmedikçe, elbise bir yerde pot yapar.
O yüzden fabrikasyon üretim seri, ucuz vs. dir ancak terzi dikimi provalı, kişinin istediklerine uygun ve kalıcıdır.
9-Öğrenci Mentorluğu
“20 yıl içerisinde öğrenciler, öğrenme sürecine o kadar fazla bağımsızlık katacaklar ki, mentorluk öğrencilerin başarısı için temel hale gelecektir. Öğretmenler, öğrencilerimizin içinden geçecekleri bilgi ormanında merkezi bir nokta oluşturacaklar. Eğitimin geleceği henüz net görünmese de, öğretmen ve eğitim kurumu akademik başarı için hayati öneme sahiptir.”
Maddelerin sonuncusuna geldik. Bu yeni dünyada eğitimin nasıl olacağı (henüz yaşanmadığı için) bilinmezliğini korusa da kimin ne yapacağı netleşiyor.
Bu noktada eğitmen/öğretmen, mentor, koç arasındaki farkları iyi bilmek oldukça önemli.
Faydalı bir paylaşım olması dileğiyle,
Kaynak: elearningindustry sitesinden alınarak Türkçe’ye çevrilmiş ve yorumlanarak yayınlanmıştır.