Müjde! Kasırgamız oldu…
Hatırlıyor musunuz, bundan 2-3 hafta önce haberler, sosyal medya kasırga haberi ile çalkalanıyordu.
Kelime olarak bile aslında çok fazla kullanmayız kendisini. En şiddetli rüzgâr için bile “fırtına” der geçeriz genelde. Kasırga bizim için daha ziyade Amerikan filmlerinde izlediğimiz veya haberlerinde duyduğumuz, bize uzak başka diyarlarda yaşanan bir felaket senaryosu olarak hafızalarımızda yer alır.
Malum, bahsettiğim kasırga Yunanistan’ın Mora yarımadası üzerinden gelirken aniden gündemimize girdi. Önce kimseler çok fazla ilgilenmedi. Hatta bazı büyüklerimiz “ya biz ne fırtınalar gördük, hatta bir keresinde…” diye cümlelere başladılar. Ancak ilgili kurumlar ne zamanki acil koduyla duyurular, tedbirleri içeren duyurular yayınlamaya başlayınca işin ciddiyeti anlaşıldı.
Neyse ki korkulan olmadı ve açık denizden kuzeye doğru giderek gözden kayboldu.
Gitmesi ile birlikte bizdeki gündem de değişti, aynen beklediğim gibi. Peki, öyle ya, artık “yolu öğrendiğine” göre, ya tekrar gelirse? Yeni bir ziyarete hazır mıyız? Eski ziyarete ne kadar hazırdık ki? O telaş anında neleri doğru, neleri yanlış yaptık?
Tahmin edersiniz ki bu kısımdan sonrasında hava tahminleri ve alınması gereken tedbirler üzerine bir şey yazmayacağım. Bu soruları ilgili kurumlar kendilerine soradursunlar biz de kendimize soralım istedim. Hiç beklemediğimiz bize uzak diyarlarda olur sandığımız ne gibi kasırgalar yaşıyoruz hayatımızda? İş yerlerimizde yaşadıklarımız, olağan akış içerisindeki ani değişimler, yenilgiler, başarılar için kendimize bu soruları nasıl sorabiliriz?
İş dünyasının belirli gruplarında son zamanlarda çok sık kullanılan VUCA terimi dolaşıyor. Yaklaşık son 2 yıldır bu kavramı konuşmalarımda, yazılarımda dile getiriyorum ben de. VUCA değişen dünyayı anlatıyor bize. Hiç beklemediğimiz anlarda ani, hızlı değişen, beklemediğimiz yerlerden beklemediğimiz hamlelerle karşılaşmamızı sağlayan bir dünya. Değişkenliklerin, belirsizliklerin, karmaşıklığın ve muğlaklığın olduğu bir dünya bu. İş yerlerimizde, hayatımızda her daim varlığını gün geçtikçe daha çok yaşadığımız yeni bir dünya konsepti. Değişken (volatile), belirsiz (uncertain), karmaşık (complex) ve muğlak (ambigious) kelimelerinin baş harflerinden oluşan VUCA, soğuk savaş döneminde konumunu ve yaklaşımını hızla değiştirmesi gereken Amerikan ordusu tarafından ortaya atılan bir kavram olarak literatüre girdi ve 2000’li yıllarda hızla değişen dünya içerisinde yerini sağlamlaştırdı. Veya şirketler bu terimin anlamına göre kendilerine yer sabitlemeye başladılar. Hele ki artık günümüzde bu şirket ve markalar kendilerini bu bilinmezlik senaryolarına sürekli hazırlamak durumunda kalıyorlar. ARGE vb. stratejik çalışmaların şirket bütçelerinin en büyük paylarını alıyor olması da işte aynen bu, değişken dünyayı önceden görebilmek veya tahmin edebilmek sebeplerinden başka bir şey değildir. Hangi senaryoda ne yapacağını kasırga geliyorken düşünmüyorlar, önceden düşündükleri senaryoları güncelliyorlar sadece. Bu yüzden de bunu başarabilen şirketler veya markalar ayakta kalabiliyor.
Peki, siz bu 4 kelimeye odaklanır mısınız? Değişkenlik, belirsizlik, karmaşıklık ve muğlaklık! Sizin hayatınızdaki yeri nasıl? Kurumlar, ellerinde tüm kaynakları olmasına rağmen bunu yapmak ve ayakta kalmayı hedeflerken, siz birey olarak kasırgalara, fırtınalara hazır mısınız? Yoksa en ufak rüzgarda dalımız mı kırılıyor?
Dikkat edin, kasırga yine gelebilir.
Yazı aynı zamanda https://www.e-koc.org/mujde-kasirgamiz-oldu-vuca/ adresinde de yayınlanmıştır.