+90.505.391 03 63
iletisim@serkutkizanlikli.com

Bir seyahat yazısı

Created with Sketch.

Bir seyahat yazısı

🇬🇷GR-Yunanistan: 7 şehir
🇧🇬BG-Bulgaristan: 8 şehir
🌇Konaklama: 4 gece
KM: 2588 km
🏇Motor: XMAX 400
Yük: Ben + dolu 48 lt. top case+ kabin boy valiz toplam 115-120 kg arası
Yakıt: 4.1 ile 4.4 arası
Lastikler: Michelin City Grip (çok memnundum)
Sıcaklık: TR 30’lar, GR 35-40 arası, BG 25-30 arası
Hava: BG yağmurlu, onun dışında güneşli, Çanakkale civarları hafif sert rüzgar
Yeşil kart ve sigortası dışında ek işlem yok (Vize gerekiyorsa o ayrı)

Tek yolcu, tek motor…
Motorsiklet dünyası için küçük ama benim için gerçekten önemli, büyük bir adımdı.
Düşüncem büyük bir Yunanistan turu yapmak idi ancak takvimsel nedenler ile aniden boş kalan bu haftama işlerimi ve görüşmelerimi de ayarlayınca rota bu şekilde oluştu.
Tek başına yolculuk etmenin tabii ki, zorlukları var hepsinden önce yalnızsın… Tabii ki, kolaylıkları da var hepsinden önce yalnızsın… Kısacası, neresinden bakarsan ona göre yorumlayabileceğin bir seyahat…

Yolculuğun Yunanistan-İpsala Sınır Kapısına kadar olan kısmı klasik Türkiye yolculuğu şeklinde ilerledi, sabah erken 06:30 da hareket etmiş olmanın avantajı ile hem güneş yükselmeden hem de yollar kalabalık olmadan oldukça yol almıştım. Akçay civarlarında kısa bir mola ve tost-çay keyfinden sonra Çanakkale Boğaz Köprüsünden geçtim. Gerçekten çok ihtişamlı bir yapı. Motorsiklet geçişi tek yön 55 TL ve 2 dk.da karşıdasınız… Bu süreçteki klasik otoban rüzgarı da eşlik etmeye başlamıştı. Yolun diğer tarafına geçince yol aniden ıssızlaşıyor, özellikle İstanbul yolu da ayrılınca geniş yollarda tek başına yol gitmek biraz sıkıcı olmaya başlıyor. İşte o anda kasktan müzik devreye girdi, kurtarıcım oldu.50 den fazla ülke ve sanırım 100’e yakın yurtdışı çıkışı yapmış birisi olmama rağmen, sınır kapısı yaklaştıkça bir merak+heyecan sarmaya başladı. İpsala’ya geldiğimde Yunanistan’a geçiş süremin en fazla 10 dk sürmesi beni şaşırttı. Uçak ve arabayla çok çıkmama rağmen motor ayrı bir heyecan oldu bu süreçte.Ne yeşil kağıdıma ne de motor ruhsatına Yunan polisi bakmadı bile. Türkiye tarafında da rutin bilgisayar işlemleri yapıldı ve geçtim. Klasik soru;
-Var mı bir şey?
-Yok!
-Tamam geç! 😊

Yunanistan’da yollar bizimki gibi olmadığını biliyordum ama otobanda ilk defa sürüş yaptım. Otobanlarında her 20-30 km. de bir gişe var, 20 Cent ile 1 Euro arasında değişen miktarlarda ödeme yapıp yola devam ediyorsunuz. Bizdeki gibi otobanda benzinlik yok. Otobandan bir çıkıştan çıkıp sonra tekrar bağlanıyorsunuz. Bu şekilde ilk konaklayacağım yere kadar geldim. İlk gün toplamda 900 km yol yaparak resmen “iron-butt” yapmıştım. Sanırım merak duygusu beni sürekli zinde tuttu. Alıcılar açıktı.Otele yerleştim, hemen deniz şehirde yürüyüş ve dinlenme… İkinci gün iş görüşmelerim sonrasında 40 dk.lık bir mesafe sürüşü yaptıktan sonra 2. otelime vardım. Halkidiki yarımadası Selanik’in güneyinde 3 parmak şeklinde bulunan bir yarım ada. Ortadaki kısımda konakladım ve oldukça sürüş yaptım. Bir tarafta deniz manzarası, çam ormanları ise diğer tarafta sürekli viraj, yükselen ve alçalan kaliteli yolları ile Halkidiki motor-tatil meraklıları için süper ideal bir rota… Deniz zaten harika, sürüş ayrı bir harika…Dönüş yolu ise daha da güzeldi. Önce 2 saatlik sürüş ile Selanik ve Atatürk’ün doğduğu müze-evi ziyaret ettim. Fatihamı okudum ve ardından Kuzey’e yöneldim ve Bulgaristan sınırına ulaştım. Yoğun bir trafik bekleyişi sonrasında kapıya ulaştık. Yunanistan ve Bulgaristan vatandaşları dışındaki herkesi (Kuzey Makedonya-Ukrayna-Sırbistan- Romanya başta olmak üzere) işlem sırasına alıyorlardı. Araç arama yine yok, pasaport işlemi ve devam.Sınırdan geçtikten belki 500 metre sonra bir sokak yolu şeklinde gösterdi navigasyonum. Dönmem ve 5-6 km düzlükte gitmemin ardından rampa virajlar başladı. Balkan dağlarına tırmamaya başladım ve öyle yollar eşlik etti ki, balta girmemiş ormanlar, 1-1 yollar ve 1600 metre civarına kadar çıktım. Biraz da benden önce yağmur yağdığından yollar ıslaktı ve hız düşürerek geldim. Asıl rotam Smolyan üzerinden olacaktı ama yağmur gözümü korkuttu.

Sonunda hava sıcaklığının 15 derece olduğu Bansko Kayak Merkezi kentine ulaştım, yemek molası ve sonrasında Felibe (Plovdiv) kentine yolculuk başladı. Bansko ile Felibe arası hayatımda bu kadar dar araç yollarından en son çocukluğumda geçmişimdir diye düşünüyorum. Yollar biraz bozuk olmasa süper keyifli olacaktı ancak yolların bozukluğu sürekli rahatsız etmeye başlamıştı. Hem rakım olarak yüksek, upuzun çam ağaçları ile bizim Karadeniz’in iç kesimlerinde dağ yollarında gidiyor gibi hissettim kendimi.Felibe kenti 2019 Kültür Başkenti bir şehir. Karma kültür ile yoğunlaşmış ve Bulgaristan’ın 2. büyük kenti konumunda. Özellikle de Cuma akşamına denk gelince şehrin her yerinde ayrı ayrı etkinlikler vardı. Gece şehri keşfettikten sonra yolumu 2 saat uzatmasına rağmen benim için özel önemi bulunan Kazanluk kentine yol aldım. Oradan güneye Hasköy’e(Haskovo) ve ardından da güzel bir yağmur ile yıkanarak Kapıkule’ye ulaştım, neyse son 30 km de çıkan güneş öyle yakıcı oldu ki hemen kurudu üstümdekiler. Ve Bulgaristan’ın ovalarındaki lavantalar, muhteşem kokusuyla yolcu etti beni…Kapıkule’de yoğun bir gündü. Sağ olsunlar yol verdiler ve oradan da 20 dk da sorunsuz geçtim, sonrası ise Edirne üzerinden Çanakkale ve İzmir’e dönüş rotası. Sadece motor ve viraj yapalım derseniz Bulgaristan süper. Yunanistan ise bir şekilde deniz tatili ile birleşince ayrı güzel oluyor. Yollar Yunanistan’da çok daha iyi ama bununla birlikte araç sayısı da oldukça çok. Yunanistan’da polis çok az görürsünüz, ama Bulgaristan’da kontroller daha yüksek. Bendeki hikaye şimdilik bu şekilde…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir