Japonya ve Toplum 5.0 Gözlemlerim
Toplum 5.0 kavramını ilk olarak 10 yıl önce öğrenmiştim. İlgimi çekip biraz okumalar, izlemeler yapmıştım. Ardından da 2019 yılında şu yazıyı (https://serkutkizanlikli.com/toplum50/) paylaşma şansım olmuştu. Yazının içeriği tamamen kendi araştırmalarım ve denk geldiğim bilgilerden ibaretti.
Aradan 6 yıl geçti ve Japonya’ya bir şekilde gitme şansım oldu. Tam 1 hafta daha ziyade eğitim ve toplantı kalan zamanlarda da turistik, tarihi mekanlarını görme şansı elde ettim. Ana lokasyon Tokyo olmakla birlikte Osaka ve Kyoto kentlerini de gördüm.
Tabii ki bu bir turizm yazısı değil. Ben Japonya ve teknoloji dolayısı ile Toplum 5.0 çerçevesinden bakacağım geziye.
Gitmeden önce ne bekliyordum?
Samimi olmak gerekirse TV, sosyal medya bizi o kadar etkiliyor ki, indiğim andan itibaren insanların tamamen elektronik dünya içerisinde yaşadıkları, mekanlarda robotların dolaştığı, uzay konseptli filmlerden gördüğümüz bir nevi dijital bir evrene gideceğimi düşünmüştüm.
Peki öyle oldu mu? Çok net, hayır!
Sanırım burada bir noktayı netleştirmemiz gerekiyor. Teknolojik ülke deyince ne anlıyoruz? Tamamen teknoloji ile iç içe yaşayan ve teknolojiyi hayatını kolaylaştırmak üzere kullanan bir ülke mi (ki ben bunu anlıyorum) yoksa son model teknolojinin ortalarda dolaştığı ama hayata çok da entegre olamamış bir ülke mi?
Bu 2 sorunun cevabının çok net aklımızda yer etmesi gerekiyor. Biraz daha açıklamak gerekirse. Şehrinizde her hangi bir sokağa çıkın, önünüzden geçen ilk 10-15 arabaya bakın, muhtemelen yarısı son model, dijital ekranların büyüdükçe büyüdüğü arabalar olacaktır. Veya aynı durumu cep telefonları veya bilgisayarlar için de söyleyebiliriz. Teknolojik olarak son model ne çıkıyorsa ülkemizde görmek mümkün. Ancak biz bu teknolojiyi hayatımıza ne kadar entegre ediyoruz. Telefonlarımız 100 özelliği varsa kaçından yararlanabiliyoruz? Bana 30-40 özellik yetiyorsa o zaman 100 özellikli telefon biraz da tüketim toplumunun dayatması oluyor. Zira 30-40 özellikli telefonu bir süre sonra piyasada bulamıyorum bile.
Peki Japonya’da bu durum nasıl?
Öncelikle bizim kadar teknoloji tüketen bir ülke değiller. O kadar farklı arabaya, taksiye bindim halen manuel klimaların olduğu dijital göstergelerin neredeyse hiç olmadığı arabalar. Yolda da öyle son model araç çok az gördüm. Arabalar yeni, temiz, bakımlı ancak işe yarayacak kadar teknolojik.
Teknoloji hayatın her aşamasında işimizi kolaylaştırmak için var. Kasada ödeme yaparken de var, yemek sipariş ederken de var. Otelde giriş çıkışlarda veya konaklama esnasında da var. 2 farklı otelde kaldım, ikisinde de her odaya ait ayrı wifi ağları var. Bir katta 25-30 ayrı wifi ağı var oda numarası ile.
Havaalanı güvenliğinde de bunu görebiliyorsunuz, en basit markette alış veriş yaparken de.
Bir başka cümle ile örneğin bizde e-devlet uygulamamız var, gayet güzel ama entegre değil. Doktor randevusu alıyoruz, hastaneye gittiğimizde tekrar sıraya giriyoruz ve bazen uzun uzun bekliyoruz. Sistemler birbirine entegre olmuyor. Aynı Bakanlık kendi sistemindeki bilgiyi bile senden başka bir birime giderek almanı bekliyor.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Avrupa’ya gittiğimizde çoğu işlerin bizim kadar teknolojik olmadığını görürüz ve biz daha teknolojik durumdayız deriz ancak Japonya bizden bence daha “eski” (buradaki kastım ihtiyacı olan) teknolojiyi çok daha ileri seviyede teknolojik olarak kullanıyor.
Özetle, Japonya teknolojiyi hayata entegre edip, hayatı kolaylaştırmak için teknolojiyi araç olarak kullanmayı başarmış bir ülke. Yoksa teknoloji tüketen bir ülke değil. Halen atari salonlarının neredeyse her sokakta olması ve her yaştan insanın gidip eğlenmesi başka türlü açıklanmaz. Son model oyun markaları kıyıda köşede duruyor. Yok mu? Var ama ihtiyaç duyan alıyor.
Tüketim çılgınlığı başka bir şey…
Görselleri ile örnekleri bir sonraki yazımda paylaşacağım.

